Topraklarının küçük bir bölümü İç Anadolu Bölgesi, daha büyük bölümü de Karadeniz Bölgesi’ne yer alan Tokat, kuzeyinde Samsun, kuzeydoğusunda Ordu, güney ve güneydoğusunda Sivas, güneybatısında Yozgat, batısında Amasya ile çevrilidir. Yeşilırmak vadisi üzerinde yer alan il topraklarını Kuzey Anadolu Dağlarının uzantıları engebelendirir. İl topraklarının kuzeyini Canik dağları (Killiktepe 1.546 m.), doğu kesimini Köse Dağları ve Asmalıdağ, güneyini doruğu il sınırları dışında kalan deveci Dağları ile Çamlıbel Dağı, batısını Buzluk ve Sakarat dağları, iç kesimini de Yaylacık Dağı (Büyük Yaykıl Tepesi’nde 1.622 m.) ile Mamo Dağı (İmamgazi Tepesi’nde 1.792 m.) engebelendirmektedir. İlin en yüksek noktası güneydoğusunda Asmalıdağ’ın 2.416 m.ye ulaşan doruğudur. Dağların yüksek kesimleri kayın ve sarıçam ormanları ile kaplıdır.
Çoruh-Kelkit Vadi oluğunun batı bölümünü oluşturan Kelkit Irmağı Vadisi tabanının genişlediği kesimlerde yer alan ve birer çöküntü alanı olan Niksar ve Erbaa ovaları, Taşova’nın güneydoğu bölümü, Yeşilırmak Vadisinde Tokat ile Turhal arasında uzanan Kazova ile güney kesimindeki Artova Ovası ilin belli başlı düzlükleridir. Zile, Omala ovaları ile Topçam, Batmantaş, Muhat, Dumanlı, Seleman, Bozçalı, Kızılcaören Çamiçi yaylaları da ilin diğer düzlükleridir.
İl topraklarını Kelkit Irmağı ile Yeşilırmak sulamaktadır. İl sınırlarından kaynaklanan tüm akarsular Karadeniz’e ulaşır. Bu suların büyük bir bölümünü toplayan kelkit Irmağı ile Yeşilırmak Erbaa Ovasının kuzeybatı kesiminde birleşirler. Yeşilırmak’a katılan başlıca kollar Çekerek ve Karakuş Çaylarıdır. Yeşilırmak’ın başlangıç kolu olan Tozanlı Çayı batı ve kuzeyde doğal sınırı oluşturur. Sakarat Dağı’nın doğu uzantıları ve Köse Dağları, kelkit Irmağı ile Yeşilırmak’ın il sınırları içerisinde kalan bölümlerinin su toplama alanlarını birbirinden ayırır. İlin kuzey kesiminden kaynaklanan Yıldız Çayı Kızılırmak’ın kollarındandır.
İl sınırları içerisindeki başlıca göller Göllüköy Gölü ve Zinav Gölü (Çukurgöl), Almus, Ataköy, Belpınar ve Boztepe Baraj gölleridir. Hasan Uğurlu Baraj Gölünün bir bölümü de Tokat ili sınırları içerisindedir. Deniz seviyesinden 623 m. yükseklikteki İlin yüzölçümü 9.958 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 828.027’dir.
Tokat ili Karadeniz kıyısı ile İç Anadolu arasında geçit alanı durumunda olup, bölgede değişik yörelerde değişik iklim hüküm sürmektedir. Kelkit Vadisinde kışlar ılık ve yazlar sıcak geçerken, Reşadiye’nin güneyinde Akdeniz Bölgesi iklimini andıran bir iklim görülmektedir. Tozanlı vadisinde kışlar ılık, yazlar serin geçerken, Çekerek bölümünde, yayla karakteri sert kışlar, serin yazlar görülür.
Tokat’ın doğal bitki örtüsü genelde step görünümündedir. Ormanlarla kaplı dağların yüksek kesimlerinde yaylalar yer almakta olup, dağların hemen hemen hepsi ormanlarla kaplıdır.
Tokat, Kuzey Anadolu Kırık Fay hattı üzerinde yer almasından ötürü Birinci derecede deprem bölgesinin sınırları içerisindedir. Bundan dolayı 1942 yılında meydana gelen Niksar-Erbaa depremi Tokat yöresinde büyük can kaybı ve yıkıma neden olmuştur.
İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, endüstri ve ticarete dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında buğday, arpa, mısır, baklagiller, tütün, şekerpancarı, ayçiçeği, patates, soğan, üzüm, mısır, karpuz, tütün ve diğer sebzeler gelmektedir. Hayvancılıkta büyük ve küçükbaş hayvan yetiştirilmekte olup, ovalık alanlarda sığır ve manda, yaylaların bulunduğu dağlık kesimlerde de koyun ve kıl keçisi, Zile yöresinde de Ankara keçisi yetiştirilir. Ayrıca süt hayvancılığını geliştirmek amacı ile her türlü ıslah çalışmaları yapılmaktadır. Montofon ırkının yanında Holstein ırkı ile Kelkit vadisinde önemli miktarda Newjersy melezi yetiştirilmektedir. Koyunculukta Karagül koyunlarının yetiştirilmesi için üreticiler teşvik edilmektedir. Tavukçuluk ve arıcılığın yanı sıra göllerde az miktarda balıkçılık yapılmaktadır.
Orman bakımından oldukça zengin olan ilde ormancılık da çok önem taşımaktadır. 1973-1980 arasında kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınan Tokat ilinde sanayii pek fazla gelişmemiştir. İlde sanayii kuruluşu olarak; Tekel İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Tokat Sigara fabrikası ile un, süt ürünleri, yem, şarap, konserve, tuğla ve kiremit, orman ürünleri, tarım alet ve makineleri üreten fabrikalar bulunmaktadır. Küçük sanayii kuruluşu olarak da metal eşya üreten, dokumacılıkla uğraşan, orman ürünlerini işleyen, çeşitli araçların onarım ve bakımını yapan atölyeler bulunmaktadır.
İl topraklarında çimento hammaddesi, Reşadiye’de betonit, Turhal yöresinde de antimon, kireçtaşı ve traverten içeren cevher yatakları vardır.
Tokat ve çevresinde, özellikle Maşathöyük ve Horoztepe’de yapılan arkeolojik kazılarda ele geçen buluntular yörenin Kalkolitik Çağdan (MÖ.5500-3500) beri yerleşim alanı olduğunu göstermiştir. MÖ. XVII.yüzyılda Hititlerin egemenliği altında kalan yöre, MÖ.XV. ve VIII.yüzyıllar arasında Kaşkalar tarafından istilaya uğramış ve yakılıp yıkılmıştır. Ege göç kavimleriyle Batı Anadolu’yu istila eden Frigler Tokat yöresindeki Çekerek, Tozanlı, Kelkit Çayı boylarında kurulu Hitit kentlerini işgal etmişlerdir. Maşathöyük’te Frig dönemine ait yapılar ve çeşitli buluntular ele geçmiştir. Karadeniz’den gelen Kimmerlerin Frig egemenliğine son vermesi ile Yöreye MÖ.VI.yüzyılda Medler, daha sonra da Perslerin hakim olmuşlardır. Pers yönetimi sırasında Büyük Kapadokya Satraplığı’nın sınırları içerisinde kalmıştır. Bu dönemde yöredeki başlıca yerleşme, dinsel ve ticari açıdan büyük önem taşıyan Komana idi.
Bugünkü Tokat ili’nin yakınlarında yer alan Gömenek Kalesi’nin bulunduğu yerde kurulmuş olan Komana kenti, Kapadokya’daki Komana ile karıştırılmamak için Komana Pontika adı ile anılmıştır. Daha sonra Kapadokya’nın kuzeyindeki Pontus Kapadokiası’na bağlanan yöre MÖ.IV.yüzyıl sonlarında Makedonyalıların egemenliği altına girmiştir.Büyük İskender’in ölümünden sonra, komutanları arasındaki anlaşmazlıktan doğan karışıklık sırasında Pers kökenli I.Mithradetes, MÖ.IV.yüzyıl başlarında yöreyi de içerisine alan topraklarda Pontus Krallığını kurmuştur. Giderek güçlenen Pontus Kralları Niksar, Turhal ve Zile’de Gazafilaklia denen güçlü kaleler, Komana ve Erbaa’da da tapınak, saray ve villalar yapmışlardır.
Karadeniz kıyılarında güçlenen, zamanla Anadolu’nun büyük bir bölümünü egemenlik içine alan Pontus Krallığı, Anadolu’yu istila eden Roma ordularına karşı uzun yıllar süren savaşmışlar, bu savaşlar sonucunda da MÖ.I.yüzyılda yöre kesin olarak Romalıların eline geçmiştir. Pontus’un güçlü direnişini kırmak için Roma, en güçlü generallerini Küçük Asya’ya göndermiş, Amiral Triarius, Sulla, V.Flaccus, Lucullus ve Pompeius büyük mücadeleler vermişlerdir. MÖ. 47’de J. Sezar Zile’ye gelmiş ve Roma’ya başkaldıran Pontus asıllı Basforos kralı II.Pharnake’nin orduları ile Altıağaç mevkiinde karşılaşmış ve büyük zafer kazanmıştır. Sezar “Veni, Vidi, Vici” (Geldim, gördüm, yendim) diyerek Roma’ya bildirmiştir. 400 yıl süren Roma egemenliği sırasında Tokat ve yöresinde ticaret, bayındırlık ve ulaşım gelişmiş, kentler imar edilmiş, Komana, Niksar, Zile ve Sulusaray’ın önemi artmıştır.
Roma İmparatorluğu’nun 395’te ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma (Bizans) sınırları içerisinde kalan yöre, bu dönemde VIII.yüzyıldan sonra Arap akınlarına uğramış, Bizanslılar ile Araplar arasında birkaç kez el değiştirmiştir.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Kutalmışoğlu Süleyman Şah ve Gümüştekin Ahmet Gazi’nin orduları Anadolu’nun büyük bölümünü ele geçirerek bağımsız beylikler kurmuşlardır. Büyük Selçuklu İmparatoru Sultan Melik Şah’ın komutanlarından Gümüştekin Ahmet Gazi, Önce Sivas’ı ve 1095 yılında da Niksar’ı başkent yapmış, daha sonra Tokat, Zile, Turhal, Zonusa’yı birliğine katmıştır. Anadolu Selçuklu devletinden ayrı, bağımsız bir devlet kuran Danismendoğuları daha sonra Kayseri ve Malatya’yı da alarak güçlenmişler, güneye inerek Antakya Bohemont Prensliğine, Akdeniz’de de Klikya krallığına son vermişlerdir.
1240’ta çıkan Baba İshak Ayaklanmasından etkilenen yöre Kösedağ Savaşı’nın (1243) ardından Moğolların egemenliği altına girmiştir. İlhanlı yönetimi sırasında Anadolu Selçuklularının hanedan çekişmelerine sahne olmuş ve Moğollar tarafından yağmalanmıştır.Daha sonra doğrudan İlhanlı yönetimine giren yöre 1340’ta Eretna Beyliği’ne, 1388’de Kadı Burhaneddin devleti’nin yönetimine girmiştir. Ardından Akkoyunluların eline geçen yöre, 1399’da Osmanlı topraklarına katılmıştır. XV.yüzyıl başlarında bir süre Timur’un yönetimi altında kalmış, 1413’te yeniden Osmanlı topraklarına katılmıştır.
XVI. ve XVII.yüzyıllarda çıkan Celali Ayaklanmalarından büyük zarar görmüştür. Eski ismi Dar Ün-Nasr olan yöre, XIX.yüzyıl sonlarında Sivas Vilayetine bağlı Tokat sancağının yönetimi içerisinde idi.
1872’de Belediyesi kurulan Tokat, 1863’te nahiye, 1878’de Mutasarrıflık. 1920’de müstakil Liva olmuştur. 1920’de Zile Ayaklanmasından etkilenmiş, aynı yılın sonlarında silahlı Pontus çetelerinin giriştiği eylemler, 1921’de Nurettin Paşa komutasındaki bir ordu tarafından ve yöre halkının bir bölümünü oluşturan Rumların Anadolu’daki başka bölgelere yerleştirilmesi ile bastırılmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1923 yılında İl konumuna getirilmiştir.
Tokat’a günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Komana antik kenti kalıntıları, Tokat Kalesi, Sulusaray, Maşathöyük, Gök Medrese, Yağıbasan Medresesi (XII.yüzyıl), Hatuniye Medresesi (1485), Garipler Camisi, Sümbül Baba Zaviyesi (1292), Hamza Bey Camisi (1412), Meydan Camisi (1485), Behzat Camisi (XVI.yüzyıl), Tokat Ulu Camisi (1679), Ali Paşa Camisi (XVI.yüzyıl), Takyeciler Cami, Sefer Beşe Mescidi (1251), Alacamescit (1310, ikinci yapımı 1505), Ebu’-Kasım Türbesi (1234), Halef Sultan Türbesi (1292), Vezir Ahmet Paşa Türbesi (1288), Nureddin İnb Sen Timur Türbesi (1314), Abdülmuttalip Türbesi (1317), Niksar Çöreğibüyük Tekkesi (XIV.yüzyıl), Mevlevihane, Pervane Hamamı (XIII.yüzyıl), Mustafa Hamamı, Yörgüç Paşa Hamamı (1613), Taşhan, Suluhan, Paşahan, Yazmacılar Hanı, Bedesten, Behzat Çarşısı, Sulu Sokak Çarşısı, Tokat Köprüsü (1250) Saat Kulesi (1902) ile Türk sivil mimari örneklerinden başta Latifoğlu Konağı, Madımağın Çelal’in evi olmak üzere Tokat evleri ve konakları bulunmaktadır.
Ayrıca, Ballıca Mağarası, Sulusaray ve Reşadiye Kaplıcaları ilin doğal oluşumları olup, kaplıcalar turizm açısından önem taşımaktadır. Gıj Gıj Tepesi, Gümenek, Topçam Tekmezar, Batmantaş Yaylası, Alan yaylası, Gözova Regülatörü, Gökçeyol Göleti, Almus Orman evleri, Almus Belediye Parkı, Çatak Yaylası, Niksar Çamiçi Yaylası, Ayvaz Parkı, Erbaa Düden Gölü, Reşadiye Zinav Gölü, Kurt Gölü, Selemen Yaylası, Zile-Şeyh Ahmet, Esvap Çayı, Başçiftlik Düden Yaylası, Artova Alçakgedik ilin başlıca mesire yerleridir.